CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ ORKESTRASI MÜZİK KAMPÜSÜ


Temeli 1995 yılında atılmış olan konser salonunun inşaatı tamamlanarak 3 Aralık 2020 tarihinde hizmete açılmıştır. Yapı, belirli bir süre geçerli olabilecek bir tasarım dili yerine şehir ölçeğinde zamanla yıpranmayacak sembolik bir mimari ortaya koymaktadır. Bir su kütlesinin ortasında bulunan aralarında keskin bir cam üçgen bulunan iki opak cam kaplı küreden oluşan mimari form, anıtsal ve zamansız bir tasarıma sahiptir. Ankara Kalesi ve Anıtkabir arasında görüş ekseninde yer alan müzik kampüsü, profesyonel idari kadrosuyla 1826’da kurulan ve dünyanın en eski orkestralarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın ev sahipliğinde dünyanın dört bir yanından en saygın orkestraları ve solistleri ağırlamaktadır. 2023 koltuk kapasiteli “Büyük Salon”, 500 koltuk kapasiteli “Mavi Salon” ve 600 kişilik “Tarihî CSO Salonu” restoranları, müzesi ve açık hava alanlarından oluşan müzik kampüsü kültür ve sanat tutkunlarının buluşma yeridir.

Lokomotif bakım onarım faaliyetleri için inşa edilen atölyede 2000 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları 2009’da tamamlanmış, Atölye, Ankara Cermodern Sanatlar Merkezi adıyla 2010 yılında açılmıştır. Merkezin giriş katında yer alan kütüphanede zengin bir sanat koleksiyonu bulunmaktadır. 3.500’ü aşkın kitabın yanı sıra ağırlıklı olarak kültür ve sanatla ilgili 38 çeşit süreli yayın da Kütüphane koleksiyonuna zenginlik katmaktadır. Profesyonel sanatçılar, güzel sanatlar fakültelerinin öğrencileri ve öğretim görevlilerinin yanı sıra sanata ilgi duyan tüm vatandaşların kullanabileceği seçkin bir koleksiyonu barındıran kütüphanede üyelik hizmeti verilmemektedir. Kütüphane koleksiyonundan herhangi bir eserden ancak kütüphane içinde yararlanılabilmektedir.

Congresium, Ankara Ticaret Odası’nın bir kongre ve fuar merkezi binasıdır. Alanda yıl içinde birçok etkinlik gerçekleşmektedir. Congresium’un 80 bin metrekarelik kullanım alanı, 10 bin metrekarelik fuar ve sergi salonları bulunmaktadır. Ayrıca 3 bin kişiyi aşkın kapasiteli oditoryum bin beş yüz metrekarelik üçe bölünebilir balo salonu, 400 metrekarelik 2 adet lüks salon, 100 metrekarelik 5 adet toplantı salonu, 50 metrekarelik 5 adet küçük toplantı salonu, 2 adet restoran, 4.700 metrekarelik panoramik Ankara manzaralı, dış mekân aktivitelerine uygun teras, 650 metrekarelik Ankara manzaralı teras bulunmaktadır. Bina, Ankara’nın birçok etkinliğine ev sahipliği yapmaktadır. Ankara Kitap Fuarı burada düzenlenmektedir. Bununla birlikte ulusal ve uluslararası konferanslar, paneller, tiyatro oyunları, dans gösterileri, tek kişilik gösteriler, kongreler, ödül törenleri ve konserler de Congresium’da düzenlenmektedir.

Müze binası, Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından Namazgâh Tepesi’nde 1927 yılında inşa edilmiştir. I. Ulusal Mimarlık döneminin (1908–1930) en güzel örneklerinden olan bina, Türk Ocakları Merkez Binası olarak projelendirilmiştir. 1980 yılında restore edilerek hizmete giren Müze, kısa zamanda çağdaş müzeciliğin gerektirdiği tüm fonksiyonlara ve hizmetlere sahip bir kurum hâline gelmiştir. Osman Hamdi Bey’in Silah Taciri, V. Vereshchaing’in Timur’un Mezarı Başında, Fausto Zonaro’nun Genç Kız Portresi, Emel Cimcoz Korutürk’ün Gaziye Şükran tabloları müzenin ilk yapıtları arasında yer almaktadır. Milli Kütüphane kurucusu Adnan Ötüken’in aldığı tablolardan bir kısmı restore edilerek müze koleksiyonuna eklenmiştir. Cumhuriyet Dönemi’nde plastik sanatların halk arasında yaygınlaşması ve sanatçıların desteklenmesi amacıyla 1939 yılından itibaren yapılmaya başlanan ve devlet resim ve heykel sergilerine katılan sanatçıların eserlerinin bazıları, kurulan seçici kurul tarafından müze koleksiyonuna alınmıştır. Satın alma yoluyla eklenen eserler Türk plastik sanatının geçirdiği evreleri gösterir ve bu alanda çalışan araştırmacıların ihtiyaçlarına cevap verir. Müze bünyesinde güzel sanatlar galerileri, bir yenileme atölyesi, teşhir salonları, şark salonu, konser-tiyatro salonu, yönetim bölümü ve depolar yer alır. Orkestra çukuru bulunan sahnesi operet temsillerine uygundur.

Türkiye’nin en büyüğü olan Millet Kütüphanesi, halktan herkesin istifadesine sunulmuştur. 2015 yılında açılan ve 125 bin metrekare alana kurulan kütüphanede 5 bin kişilik oturma kapasitesi bulunmaktadır. Ana koleksiyonun bulunduğu Cihannüma Salonu ayrıca Nadir Eserler Kütüphanesi, Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi, Araştırma Kütüphanesi, Gençlik Kütüphanesi, Ses ve Görüntü Kütüphanesi gibi bölümlerden oluşan kütüphanede süreli yayınlar salonu ile birlikte birçok salon yer almaktadır. E-devlet üzerinden de üye olunabilen kütüphanede 2 milyonu aşkın materyal bulunmaktadır. Kütüphanede ayrıca sergi salonları, konferans ve toplantı salonları, özel çalışma odaları, yemek, çay-kahve salonları ve personel odaları da yer almaktadır. Çay, kahve ve atıştırmalıklar ücretsiz olarak verilmektedir. Kütüphaneyi gezmek, grup çalışma odalarını kullanmak için rezervasyon şartı aranmaktadır.

Temelleri 1946 yılında atılan Milli Kütüphane 1950 yılında bugün Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi’nin bulunduğu binada hizmete açılmıştır. Millî Kütüphane 5 Ağustos 1983 tarihinde bugün halihazırda hizmet vermekte olduğu yeni binasında devlet töreniyle hizmete girmiştir. Kütüphane, kapalı raf sistemiyle çalışmakta, günde iki kez, önceden ısmarlanan kitaplar kapalı raflardan çıkarılmaktadır. Üniversite öğrencileri dâhil araştırmacılara üyelik şartıyla hizmet veren kütüphane, Türkiye’nin en geniş koleksiyonuna sahiptir. Tüm konularda kitap ve dergilerin yanı sıra dijital yayınlar, harita ve gazete dâhil basılı tüm materyaller yasal mevzuat uyarınca Milli Kütüphane’de toplanmaktadır. Büyük çalışma salonları ve ferah mekânlarıyla kullanıcılarına hizmet veren Kütüphane, Türkiye’nin arşivi niteliğindedir. Kütüphaneye gitmeden önce web sitesinden kitap taraması yapılabilmektedir.

Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi ilk olarak 25 Temmuz 1922‘de kurulmuş, farklı binalarda hizmet verdikten sonra 1983 yılında şu anki hizmet binasına yerleşmiştir. Kütüphanenin adı 1985 yılında Milli Kütüphanenin kurucusu Adnan Ötüken’e ithafen Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi olarak değişmiştir. 1944-46 yıllarında Mimar Paul Bonatz tarafından tasarlanıp inşa edilmiştir. Ödünç verme hizmetinden yararlanmak için kütüphaneye üye olmak gerekmektedir. Üyelik ücretsiz olup bazı kitaplardan sadece kütüphane içinde yararlanılmaktadır. Buradan ödünç aldığınız bir kitabı başka ilde bulunan bir il halk kütüphanesine de teslim edebilirsiniz.

Müze kütüphanesi “Avrupa Birliği Destinasyon Ödülü” kazanmış olan Ankara’nın Hamamönü semtinde, eski Ankara Evleri’nin mimarisini ve kültürel dokusunu yansıtan iki katlı bir binada hizmet vermektedir. İstiklal Marşı’nın 90. kabul yıldönümü olan 12 Mart 2011 tarihinde açılmıştır. Kütüphane hem Mehmed Âkif’e ait eşyaların sergilendiği bir müze hem de şairin yazmış olduğu ve kendisi hakkında yazılmış olan kitapların bulunduğu bir mekân olarak düzenlenmiştir. Kütüphane-müze koleksiyonunda Milli Mücadele ve Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili kitaplar, Ankara ili ve ilçelerini konu alan kent kitaplığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çıkarmış olduğu yayınlar yer alır. İmzalı kitaplar, edebiyat alanında ödül almış kitaplar, Türk edebiyatı eserlerinin Türkçe dışındaki dillerde yayımlandığı eserler, edebiyat kuramıyla ilgili kitaplar, dilbilgisi ve anlambilim ile ilgili kitaplar ve diğer koleksiyon malzemeleri de içermektedir

Altındağ ilçesi Ulus'ta İkinci Meclis Binası'nın tam karşısında yer alan bina, 1924-1927 arasında inşa edildi. İlk tasarımı Mimar Vedat Tek tarafından yapılmıştı. Sıhhiye Vekaleti’n ait bir bina olarak yapımı başladıktan sonra mimarlık ücretinin ödenmemesi nedeniyle Vedat Bey’in işi bırakması üzerine Mimar Kemalettin Bey’in yeni tasarımına göre inşası tamamlandı. Mimar Kemalettin Bey, yapının inşası sürerken şantiyede hayatını kaybetti. Vakıflar İdaresi’ne devredilmiş olan otel, 17 Nisan 1928 günü 120 yatak kapasitesi ile hizmete girdi. Yapı, 1930’larda siyasetçiler, gazeteciler, sanatçıların buluşma mekanı olduğu gibi yurtdışından gelen resmi heyet ve konukları ağırlama işlevini de üstlenmişti. Atatürk devrimleri ile Türk toplum hayatına getirilen bazı yeniliklerin ilk defa Ankara Palas’ta başlatıldığı bilinir; özellikle kadınların erkeklerle eşit koşullarda sosyal hayata girmesine önayak olmak üzere düzenlenen sosyal etkinliklere ev sahipliği yapmıştır. Ankara Palas’ta cumhuriyetin ilk yıllarında düzenlenen etkinliklerin en ünlüsü “cumhuriyet baloları”dır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün malı olan bina, 1975’e kadar otel olarak işletildi. 1976-1982 arasında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından ofis ve sergi alanı olarak kullanıldı. 1982 yılında Dışişleri Bakanlığı tarafından kapsamlı bir restorasyondan geçirildi ve 29 Ekim 1983 günü düzenlenen kabul resmiyle "Ankara Palas Devlet Konukevi" olarak hizmete açıldı. Ankara Palas’ta ağırlanmış önemli konuklar arasında İran Şehinşahı Rıza, Afgan Kralı Emanullah Han, Irak Kralı Emir Faysal ve ABD Başkanı Dwight Eisenhower bulunur.

22 geleneksel Ankara evinin restorasyonundan oluşan Sanat Sokağı Hamamönü’nün görülmeye değer kesimlerinden biridir. Düzenleme çalışmaları Altındağ Belediyesi ile Hacettepe Üniversitesi işbirliği ile yapılmıştır. Bu sokaktaki tarihî Ankara evleri, kaybolmaya yüz tutmuş el sanatları ile uğraşan sanatçılara ev sahipliği yapmaktadır. Üst katları sanat atölyesi olarak kullanılan evlerin alt katlarında sanat eserleri sergilenmektedir. El Ürünleri Pazarı’nda ise Altındağ’da oturan kadınların yıl boyunca katıldıkları el sanatları kurslarında ürettikleri eserler ziyaretçilere sunulmaktadır. Haftanın her günü açık olan Pazar’da deri ürünler, ev aksesuarları, dekoratif eşyalar ve yağlı boya resimler sergilenmektedir. Sanat Sokağı’nda hafta sonları farklı kültürlerin ezgilerine yer veren canlı müzik konserleri ve Türk filmlerinin gösterildiği yazlık açık hava sineması da yer almaktadır.

Heinrich Krippel tarafından yapılan ve Ulus Meydanı’nda yer alan Anıt, Kurtuluş Savaşı kahramanlarına Türk Ulusunun bir armağanı olarak 1927 yılında dikilmiştir. Heykelin ön cephesinde yer alan iki askerden biri eliyle arkadaşlarını savaşa çağırmakta diğeri de ufukları gözlemektedir. Heykel gövdesinin sağ yanındaki rölyefte Başkumandanlık Meydan Savaşı sırasında Atatürk ve silah arkadaşlarını gösteren, sol yanında ise Türk Ordusunu selamlayan istila ordusu betimlenmiştir.

Türkiye’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ait köşktür. İsmet İnönü 1924’te satın aldığı araziye bu binayı yaptırmıştır. İnönü, 1973 yılındaki vefatına kadar burada yaşamıştır. Ankara’nın iklimine uygun bitkilerin deneyleri Pembe Köşk bahçesinde yapılmıştır. Yüksek ve motiflerle süslü tavanları, geçmeli salonları, Atatürk’ün de sık sık bulunduğu yemek salonu, eşyalar, duvarlardaki tabloları, geniş ahşap merdivenleri ve anılarıyla Pembe Köşk, Cumhuriyet tarihinin en önemli yapılarından biridir. Bu müze ev, her yıl millî bayramlarda ziyarete açılmaktadır. Burada ayrıca İsmet İnönü ve ailesine ait eşyalar sergilenmektedir.

Yayıncılığın temel taşlarının anlatıldığı çeşitli eğitim ve tanıtım filmleri ile müze kapsamındaki araştırma kütüphanesi, müzenin sadece seyirlik olmadığını, öğrenmek için de pek çok alternatifi içerdiğini gösterir. Müze, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlük yerleşkesi içinde yer almaktadır.

Abidin Paşa Köşkü, 7 Temmuz 1886 tarihinde Ankara valiliğine atanan, yedi yıl yedi ay bu görevde kalan Abidin Paşa tarafından yaptırılmış, valiliği döneminde bu yapıyı valilik konutu olarak kullanmıştır. Dönemin meşhur köşklerinden olan bu yapı, Millî Mücadele yıllarında Sınıf-ı Muhtelife Zabit Namzetleri Talimgâhı (Çeşitli Sınıf Subay Adayları Talimgâhı) olarak kullanılmıştır. Çankaya Belediyesinin mülkiyetinde olan konak, Ankara Kulübü Derneği tarafından Ankara Kültür ve Sanat Evi olarak kullanılmaktadır. 1932 yılında Mustafa Kemal’in talimatıyla kurulan Ankara Kulübü Derneği, Ankara’nın simgelerinden olan Seymenli /Seğmenlik geleneğini yaşatmaktadır. Bu amaçla dernek Seymenlik kültürü ve halk oyunları kursları düzenlemektedir. Kulubün Abidin Paşa Köşkü ve diğer mekânlarında her çarşamba Ferfene Toplantıları düzenlenmektedir.

Kızılay’da Güvenpark içerisinde, 1935 yılında, Prof. Holzmeister, Prof. Anton Hanlak ve Prof. Joseph Thorak tarafından Ankara taşından yapılmıştır. Türk ulusunun jandarma ve polise bir armağanı olan anıtta onları temsil eden çeşitli kabartmalar, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı ve inkılâp hareketlerinde beraber bulunduğu silah arkadaşlarının heykelleri, insan zekâsını ve çiftçinin tarım çalışmalarını betimleyen kabartmalar yer alır.

Müze koleksiyonunda, düşünce ve uygarlık tarihinin gelişimine paralel olarak hukukun geçirdiği tarihsel dönüşümü görsel olarak yansıtan sanatsal nesneler bulunmaktadır. Müze demirbaş kaydında çeşitli dönemlere ait hukukçu giysileri, hukuksal belgeler, hukukçuların kullandığı eşyalar, Osmanlıca hukuk kitapları, fotoğraflar, foto kartlar ve heykeller bulunmaktadır.

Sıhhiye’de, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin bahçesinde, 1956 yılında heykeltıraş Prof. Hüseyin Anka’ya yaptırılan mermer heykelde, Mimar Sinan ayakta, kendine özgü giysisiyle canlandırılmıştı.

TBMM binası, Avusturyalı mimar Prof. Clemens Holzmeister tarafından tasarlanmıştır. Yapımına 26 Ekim 1939’da başlanmış, İkinci Dünya Savaşı’ndan dolayı belli dönemlerde inşaata ara verilmiştir. 1957 yılından sonra inşaata tekrar başlanmış ve yapı 1961 yılının Ocak ayında tamamlanmıştır. Aynı tarihte kulanılmaya başlanan bina 475 bin metrekare alana sahiptir. Bina, dünyanın en büyük parlamento yapılarından biridir. 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişimi sırasında içinde milletvekilleri olduğu hâlde darbeciler tarafından dört kez bombalanmıştır. Saldırı sırasında Şeref Kapısı, Dikmen Kapısı ve ziyaretçi girişlerinin yapıldığı yer zarar görmüştür. Randevu almak suretiyle gelen tüm gruplara, TBMM Genel Kurul Salonu dinleyici locasında TBMM’nin tarihçesi, bina ve yerleşke ile ilgili yapılacak sunumun ardından 15 Temmuz darbe girişiminde hasar gören alanlar gezdirilmektedir. Pazartesi, Cuma ve Cumartesi günleri gerçekleştirilen ziyaretlerde yabancı konuklar için İngilizce sunum yapılmaktadır.

Karaoğlan, Ankara’nın 25 km güneyinde ve Ankara-Konya yolu üzerindedir. Bu ören yerindeki kazı; Türk Tarih Kurumu adına Prof. Dr. Remzi Oğuz Arık tarafından yapılmıştır. Höyükte aşağıdan yukarıya doğru: Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans çağlarının kültür katları ortaya çıkmıştır. Ankara Gölbaşı bölgesinde Hitit ve Frig katlarına sahip en önemli istasyonlardan biridir. Burada bulunan eserler Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.

Sergi Alanı 29 Mayıs 2005 tarihinde açılmıştır. Ülkemizin etnografik zenginliğini yansıtan eserler Konya, Gaziantep, Kahramanmaraş, Tokat, Amasya, İzmir, Aydın gibi iller, Tire ve Ödemiş gibi ilçelerden derlenmiş ve sergilenmektedir.

Pınarbaşı Mahallesi Acıbadem Sokağı’nda bulunan ve Keçiören’in son bağ evlerinden biri olan VEKAM Ankara Bağ Evi, Vehbi Koç Vakfı tarafından restorasyonu yapılmış ve 2007 yılında hizmete açılmıştır. Ankara bağ evi geleneği, Ankara’nın somut olmayan kültürel mirasının yaşatılmasına ve tanıtılmasına yönelik faaliyetleri gerçekleştirmektedir. VEKAM’ın ayrıca aynı mahallede Şehit Hakan Turan Sokak’ta bulunan ve merkez olarak kullandığı başka bir bağ evi daha vardır.

Çankaya ilçesinin sınırlarında ve Çayyolu semtinin içinde yer alan Park Caddesi, modern mimari anlayışıyla inşa edilmiş yapıların bulunduğu Ankara’nın son yıllarda popüler olmuş bir bölgesidir. Caddede dünyaca ünlü markaların mağazaları, Türkiye’nin ünlü zincir restoranlarının şubeleri ve mağazalar bulunmaktadır. Ayrıca konsept restoran ve kafelerin yer aldığı cadde, alışveriş ve boş zaman aktiviteleri için uygun bir alandır.

Çamlıdere kültürünü geçmişten günümüze taşıyan ve yaşam biçimini sergileyen Çamlıdere Kültür Evi, ilçe sakinlerinin yaşam tarzını, doğumdan ölüme kadar geçen süreçteki gelenek ve kültürünü anlatan bir müze olma özelliğini taşımaktadır. Kültür evi tarihî mimari yapısıyla, orijinal tavan süslemeleri ve yapı şekli orijinaline uygun bir şekilde restore edilerek hizmete açılmıştır. Kültür evi içerisindeki bir mekânda Tarım Müzesi bulunmaktadır. Müze’de, geçmişten günümüze bölgedeki tarım hayatını yansıtmak maksadıyla; tarih boyunca kullanılan kara sabanlar, kağnılar, el değirmenleri, körükler, düven tahtaları ve tırmık gibi tarım aletleri sergilenmektedir.

Ağsar Kalesi, Alicin Manastırı ile dik açı çizecek şekilde Çeltikçi, Kurumcu ve Çamlıdere Barajı arasında sarp bir mevkide yer almaktadır. Baraj ağzı ile Kısıkkaya arasındaki derenin güney yamacında yaklaşık 300 metre yükseklikte bir kayalığın zirvesinde bulunan Kale’nin hangi döneme ait olduğu bilinmemektedir. Duvar işçiliğindeki estetiğin Frig Dönemi işçiliğine benzediği değerlendirilmektedir. Ağsar Kalesi’nin yakınlarındaki başka bir zirvenin yamacında dört duvardan ibaret bir yapı daha bulunmaktadır. Müslüman yapısı olduğu söylenen bu alanın mandıra olarak kullanıldığı, başka bir tahmine göre de Osmanlı Dönemi’nde yol güvenliği için inşa edilmiş bir derbent olabileceği söylenmektedir

16. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Kervansaray, tonoz örtülü üç mekâna sahiptir. Osmanlı Dönemi ulaşım güzergâhında bulunan Saray Kervansarayı’nda kazı çalışması yapılmadığı için yapı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca Saray köyü yerleşmesinde geleneksel mimari konutları ve Antik Çağ’a ait yapı malzemelerini de görmek mümkündür

Mahkemeağcin köyü, Kızılcahamam ilçe merkezine 18 km uzaklıkta ve Çeltikçi yolu üzerinde eski bir yerleşim yeridir. Mağaralar; kilise, mesken, depo ve şarap atölyesi olarak kullanılmıştır. Yerleşimin ilk sakinlerinin ilk Hristiyanlar olduğu değerlendirilmektedir. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde Roma’nın bu dine karşı faaliyet yürüttüğü ve mensuplarına karşı olduğu bilinmektedir. Roma askerlerinden kaçan Hristiyanlar ise bölgede bu şekilde yerleşimler kurmuştur. Kayaların yumuşak olması, yerleşimin oluşmasında kolaylık sağlamıştır. Yerleşkede bulunan kilisede nişler ve motifler görülmektedir. Kadınpınarı bölgesindeki üç mağaranın önünde 10 dönüm düz bir alan bulunmaktadır. Bu düzlük ve etrafındaki yapılaşma buranın dinî bir mekân olduğunu düşündürmektedir.

Çamlıdere’ye 33 km mesafede olan Gümele Köyü Mezarlığı’nda 14. yüzyılda yaşamış dervişlerden İncik Dede adına yapılan bir türbe bulunmaktadır. Asıl türbe yeri Bayındır Baraj Gölü sahasında iken Türbe buraya nakledilmiştir. Bölge doğa yürüyüşlerine uygundur. Asfalt yol bulunmaktadır.

17. yüzyıl başında sadrazamlık yapmış olan Nasuh Paşa tarafından yaptırılmıştır. Suluhan da denen Nasuh Paşa Hanı’nın vakfiye tarihi miladi 1613’tür (1022). Suluhan klasik Osmanlı şehir içi hanları tarzında yapılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Sadece güney ve doğu duvarları ayakta duran eserin giriş cephesi sağlam vaziyettedir. Giriş kapısı beşik tonozlu büyük bir eyvan içine alınmıştır. Basık yay kemerli kapı üzerinde iki çatallı bir kılıç resmi ile iki satır hâlindeki kitabesi bulunmaktadır. İç avlu etrafında sıralanan han odaları, birer kapı ve pencere ile iç avluya bakan cephelere açılmaktadır. Han’ın beden duvarlarında genellikle moloz taş kullanılmış, yer yer kesme taş ve tuğla malzemeye de yer verilmiştir. Han’ın giriş kapısı üzerinde üç satırlık Türkçe onarım kitabesine göre, Kaymakam Mehmet Hurşit Bey tarafından 1918-1921 tarihleri arasında onarım gördüğü anlaşılmaktadır. 2009 yılında başlanan onarım çalışmaları 2016’da tamamlanarak Han hizmete açılmıştır.

Çalış kasabasında bulunan, Mustafa Kemal Atatürk’ün Sakarya Meydan Savaşı devam ederken kısa bir süre için kaldığı evdir. Bahçe içinde yer alan yapı tek katlı ve taş malzemeden inşa edilmiş olup toprak damlıdır. Girişte, duvarında Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk’ün Haymanalı tüccarla konuşurken çekilmiş fotoğrafının asılı olduğu küçük bir koridor vardır. Ev tek odalıdır ve bu oda yörenin o zamanki koşullarını temsil edecek şekilde düzenlenmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nın sonunu belirleyen ve 10 Eylül 1921 tarihinde başlayan Büyük Taarruz sırasında düşmandan geri alınan ilk tepedir. Anıt; otopark, bağlantı yolu, yürüme yolu, tören alanı ve heykel olmak üzere 5 kısımdan oluşur. Anıt’ta bulunan iki bayraktan biri 58. Alay sancağını, diğeri de Türk Bayrağı’nı ifade eder. Anıt duvarlarında Duatepe mevkiinde şehit düşen 81 askerin pirinç harflerle yazılmış bilgileri yer alır. Anıt’ta yer alan heykeller çeşitli simgesel anlamlar taşır

Polatlı ilçesinin güneydoğusunda, ilçeye 41 km mesafede bulunan anıt İnler köyünde yer almaktadır. 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihleri arasında, Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan Sakarya Meydan Muharebesi’nde Gazitepe bölgesinde şehit düşen askerlerimizin anısına yapılmıştır.

Toydemir köyünün güney ve doğu tepelerindeki mevziler ikinci hat mevzileri olarak kullanılan mevzilerdir. Ilıcaözü mevzilerinden ve Yıldız Dağından geri çekilen birliklerimiz bu hatlardaki mevzilere savaşa savaşa çekilmişlerdir. Bu mevzilerin hazırlığında cephe gerisinde bulunan kadınlar, kızlar ve ihtiyar vatandaşlar yer almıştır. Bu hatta düşman süngü taarruzuyla durdurulmuştur. 15 gün boyunca işgal altında kaldıktan sonra 47’nci alay tarafından geri alınmıştır.

Haymana ilçe merkezine 34 kilometre mesafedeki Demirözü köyünün Kızılhisar mevkiinde yer alan Taburoğlu Kalesi, 300 metre yükseklikte sarp bir kayalık tepe üzerinde kurulmuştur. Bizans Dönemi’ne ait Kale’nin batı ve güney kısmı çok sarptır. Burçlar doğuda yuvarlak planlı ve kabaca dikdörtgen şeklinde kesilmiş yöreye ait kireç taşından örülmüştür. Kuzey surları devşirme taşlardan yapılmış ve birbirine yakın beşgen burçlar ile inşa edilmiştir. Kale’nin içinde bir kilise ve bazı başka yapıların kalıntıları mevcuttur. Demirözü’nde İneağa ve Kızılhisar mağaraları bulunmaktadır.

Anıt, Yunanlıların işgal ettiği Kartaltepe’nin Sakarya Meydan Muharebesi’nde 12 Eylül 1921 tarihinde kurtarılmasının anısına inşa edilmiş ve çevresi düzenlenmiş bir anıttır. Anıt heykel, Eskişehir-Ankara Karayolu üzerinde Polatlı ilçe merkezine 6 km uzaklıktaki Kartaltepe’de 32 m yüksekliktedir.

Bina, dönemin ünlü mimarlarından 1929 yılında Giulio Mongeri tarafından, Selçuklu ve Osmanlı Klasik Dönemi formlarından ilham alan Birinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda tasarlanmıştır. 2019 yılında açılan Müze’nin bodrum katındaki kiralık kasa bölümü ile giriş ve birinci katlarında orijinal olarak korunan özel tarihî alanlar ziyarete açılmıştır. Zemin ve birinci katlarda ayrıca, Banka’nın iktisadi bağımsızlık tarihine dair koleksiyonunda yer alan fotoğraf, belge, obje ve filmler sergilenmektedir. İkinci katta, Banka’nın iletişim faaliyetlerini ve toplumsal katkılarını anlatan “Türkiye İş Bankası İftiharla Sunar’’ başlıklı kalıcı bir sergi kurgusu yer almaktadır. Müzede, bir sanat galerisi ve geçici sergi salonu da bulunmaktadır. Geçici sergi salonu bir ayağı İstanbul’da açılan Millî Mücadele’nin 100. yılında “İstiklâl” sergisine ev sahipliği yapmaktadır


Alternate Text